30 Ekim 2024 Çarşamba
Güney Kore’de yaşayan birçok yabancı, çevrimiçi bankacılık hizmetlerine erişimde karşılaştıkları engeller nedeniyle bankalardan çözüm bekliyor. Özellikle mobil bankacılık uygulamalarında yaşanan sorunlar, yabancıların kimlik doğrulama süreçlerinde zorluk çekmesine neden oluyor. Çoğu banka, yabancı müşterilerden kimlik doğrulaması için şubeye gitmelerini talep ediyor. Yabancıların, sık sık mobil uygulamalara erişim sorunları yaşaması ve işlem yapmak için yüz yüze doğrulama zorunluluğu gibi adımlar, günlük işlemleri oldukça zahmetli hale getiriyor. deneme bonusu
Ayrıca, Kore’deki banka uygulamalarında birçok yabancı ismin karakter sınırına takılması, hesap açma ve bankacılık işlemlerini gerçekleştirme sürecinde ek bir engel oluşturuyor. İsimler uzun olduğu için bazı yabancı müşteriler uygulamalarda kimlik doğrulaması yapamıyor ve dijital hizmetlerden yararlanamıyor. Bu durum, sadece bankacılık işlemlerini değil; Google Play ve Apple Store gibi çeşitli dijital platformlarda da zorluk oluşturuyor. Uygulama içi avantajlar, promosyonlar ve online alışveriş gibi özellikler, isim uzunluğu yüzünden birçok kullanıcı için erişilemez hale geliyor.
Öte yandan, finansal belgelerin yalnızca Korece olması ve bankacılık terimlerinin karmaşıklığı, yabancı müşterilerin hak ve yükümlülüklerini anlamalarını zorlaştırıyor. Kore’deki bankaların bazıları, uygulamalarında çok dilli seçenek sunarak bu sorunu aşmaya çalışsa da çoğu belge hâlâ yalnızca Korece olarak sunuluyor. Finansal sözleşmelerin çok dilli seçeneklerle sunulması ve uygulamaların dil desteği sağlaması, yabancıların işlemlerini daha rahat yapabilmeleri açısından önemli bir adım olarak görülüyor.
Ankara Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÖMER), yeniden Korece dil öğretimine başlıyor. Artan ilgiye yanıt olarak açılacak Korece kursları, her seviyeden öğrenciye hitap ederek Korece konuşma, yazma ve anlama becerilerini geliştirme fırsatı sunacak.
Yeni kurs programını tanıtan TÖMER Korece öğretmenlerinden Elif Öykü Yücel, “Korece kurslarımız, öğrencilere sadece Korece dil becerilerini geliştirme fırsatı sunmakla kalmayıp aynı zamanda Kore kültürünü ve geleneklerini yakından tanıma imkânı da sağlayacak. Her seviyeden katılımcıya yönelik hazırladığımız programlar, interaktif yöntemler kullanılarak işlenecek ve dil öğrenimini keyifli hale getirecek. Yani amacımız öğrenirken eğlenmeyi, eğlenirken öğrenmeyi sağlamak. Bu sayede öğrencilerin hem dilsel hem de kültürel açıdan zengin bir deneyim yaşamalarını hedefliyoruz.” dedi.
TÖMER Korece öğretmenlerinden Elifnaz Çelik ise “Korece kurslarımız, öğrencilere sağlam temeller üzerine kurulu bir Korece eğitimi sunmayı hedeflemektedir. Derslerimizde öğrenciler, yalnızca dil bilgisi edinmekle kalmayıp Koreceyi aktif bir şekilde kullanabilmeleri için gerekli becerileri de kazanacaklar. Dil öğrenme sürecinde eğlenceli ve etkileşimli bir deneyim sunarak Koreceyi hayatlarının bir parçası haline getirmelerine destek olmayı amaçlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ankara Üniversitesi TÖMER Korece kurslarına başvurmak isteyenler, buradan başvuru formuna ulaşabilirler. Kurslar ve kayıt detayları hakkında daha fazla bilgi için TÖMER Korece’nin Instagram hesabını takip edebilirsiniz.
Seul, yalnız ölümleri azaltmak ve toplumsal izolasyonla mücadele etmek amacıyla 327 milyon dolarlık kapsamlı bir projeye start verdi.
Her yıl birçok insan, toplumdan kopuk bir şekilde yaşamını yitiriyor. Güney Kore’de bu trajik durum “godoksa” olarak biliniyor ve özellikle büyük şehirlerde artış gösteren bir sorun. Seul Belediyesi, bu sosyal krize çözüm bulmak için 451,3 milyar won (yaklaşık 327 milyon dolar) bütçeyle beş yıllık bir projeye imza atıyor.
Yalnız ölümler genellikle orta yaşlı erkekler arasında yaygın olsa da toplumun genelinde giderek artan bir problem. Bu kişilerin cesetleri, bazen günler hatta haftalar sonra bulunabiliyor. Seul Belediye Başkanı Oh Se-hoon, yalnızlık ve sosyal izolasyonun bireysel değil, toplumsal bir mesele olduğunu vurgulayarak, herkesin bu sorunun çözümüne katkıda bulunması gerektiğini belirtti.
Proje kapsamında, psikolojik danışmanlık hizmetleri artırılacak, yeni yeşil alanlar yaratılacak ve özellikle orta yaş ve üzeri kişiler için besleyici yemek programları geliştirilecek. İzole olmuş bireyleri tespit etmek için özel bir arama sistemi kurulacak. Ayrıca, 7/24 hizmet verecek bir yardım hattı ile yalnızlık danışmanları ve çevrimiçi destek platformları hayata geçirilecek.
Belediye, sosyal etkinlikler aracılığıyla insanların birbirleriyle daha fazla etkileşim kurmalarını hedefliyor. Spor etkinliklerinden bahçeciliğe, kitap kulüplerine kadar birçok farklı aktivite ile bireyler dış dünyayla bağlarını güçlendirecek. Uzmanlar, bu girişimi olumlu karşılıyor ancak yalnızlık probleminin kültürel köklerine dikkat çekiyor.
Yalnız ölüm, artık sadece fiziksel izolasyon yaşayanları değil, sosyal bağları zayıf olan kişileri de kapsayan bir terim haline geldi. Geçtiğimiz yıl yalnız ölenlerin %84’ü erkeklerden oluştu ve bu oran kadınlara kıyasla beş kat daha fazla. Özellikle 50’li ve 60’lı yaşlarındaki erkekler, bu konuda en savunmasız grup olarak öne çıkıyor.
Bugün, Güney Kore’de diş hekimliği eğitimi alan Betül ile birlikteyiz. Hem akademik hayatını hem de Kore’deki yaşam tecrübelerini konuşacağız. Betül, bu süreçte yaşadıklarını ve elde ettiği deneyimleri bizimle paylaşacak. Öncelikle seni biraz daha yakından tanıyalım, bize kendinden bahseder misin?
Herkese Merhabalar ben Betül. 32 yaşındayım. Diş Hekimiyim ve 1.5 senedir Güney Kore`de yaşıyorum. Güney Kore`de Yonsei Üniversitesinde hem doktora eğitimi alıyorum hem de araştırma görevlisi olarak çalışıyorum.
Güney Kore’de eğitim almaya başlamadan önce neler yapıyordun?
2016 senesinde Hacettepe Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra ağustos ayında özel sektörde çalışmaya başladım ve Kore’ye taşınana kadar yaklaşık 6 sene kadar özel klinik ve ağız ve diş sağlığı polikliniklerinde çalıştım.
Diş hekimliğine ilgin nasıl başladı? Bu mesleği seçmendeki etkenler nelerdi?
Lise 3. Sınıfta üniversite sınavı sebebiyle bir meslek seçmem gerekiyor diye meslek arayışına girmişken bir Üniversite hastanesinde Ortodonti (diş teli) tedavisine başlamamla diş hekimliği mesleğine karar verdim. Tedavimi yapan profesör Sertap Erener’in Kumsalda şarkısını söyleyerek beni muayene etmişti. O ortamdan çok etkilenip diş hekimi olmaya karar verdim.
Güney Kore’de diş hekimliği eğitimi almaya nasıl karar verdin? Bu süreç nasıl gelişti?
Aslında bu çok uzun bir süreç. Hazırlanma süreci de karar verme süreci de çok sancılıydı. Normalde ilk defa karar vermem üniversitede öğrenciyken olmuştu. Korece’yi kendi kendime öğreniyordum ve bursla Kore’de yüksek lisans/doktora eğitimi alabileceğimizi öğrenmiştim. Fakat sonrasında diplomamız Kore’de geçerli olmadığı için ve hasta bakamadığımız için vazgeçmiştim. Zaten 2016’da mezun olduğumda malum darbe yüzünden bir süre yurt dışı düşünebilmem mümkün değilken üzerine Korona ile birlikte kendimi tamamen Türkiye’de yaşamaya ikna etmiştim ki, mesleğimin 5. senesinde çalıştığım klinikte sorunlar yaşayınca bir yol ayrımına girmem gerektiğine karar verdim. Ya kredi çekip kendi kliniğimi açacaktım ya da hazır beni Türkiye ye bağlayan (borç, klinik, evlilik vb.) bir durum yokken Kore’ye gelip hayalimi gerçekleştirecektim. Bu şekilde karar verip zaten hâli hazırda iletişimde olduğum Koreli Hocalarıma ulaşarak kararımı ve bursa ihtiyacım olduğunu belirttim. Onlar da sağ olsunlar zaten hep bana teklif ediyorlardı referans olalım gel burada eğitim al diye. Değerli Hocalarım sayesinde Yonsei Üniversitesi başvuru sürecine başlamış oldum.
Güney Kore’deki diş hekimliği eğitiminin Türkiye ile kıyaslandığında farklılıkları neler?
Lisans eğitiminin eğitim kalitesi anlamında çok büyük farkları olduğunu düşünmüyorum. Ama olanaklar anlamında burası kesinlikle çok farklı bir yerde. Sektörle ilgili detaylarla boğmak istemediğim için kısaca özetlersek teknolojik açıdan zaten Kore’nin ne kadar ileride olduğu malum. Üstelik ben Hacettepe Üniversitesi gibi köklü, gelişmiş bir üniversiteden mezunum. Diğer üniversitelerde eğitim, hasta bakma şartlarının daha kötü olduğunu biliyoruz maalesef.
Akademik eğitim açısından konuşacak olursak. Diş Hekimi mesleğinde mezuniyet sonrası alabileceğiniz iki eğitim vardır. Biri uzmanlık eğitimi diğeri ise akademik eğitim yani yüksek lisans ve doktora.
Uzmanlık eğitimi adı üzerinde bir bölüm üzerine pratik anlamda uzman olmak için alınan eğitimdir. Türkiye’de de Kore’de de sınavla girilen bir eğitimdir. Hasta bakarak maaş alarak belirli bir alanda uzman olursunuz. Ve o uzmanlık genelde sadece o ülkede geçerlidir.
Yüksek lisans ve doktora ise akademik bir eğitimdir. Bir konuda araştırma yapar ve tez yazarsınız ve o akademik unvan tüm dünyada geçerlidir. Türkiye’de ise doktora uzmanlık eğitimi gibi verilip maaş verilmeden yapılan uluslararası alanda pek de geçerliliği olmayan bir tez yazarak mezun olunmaktadır. Bu iki ülke arasındaki en önemli fark.
Diş hekimliği eğitimi sırasında zorlandığın veya adapte olmakta zorlandığın konular neler oldu?
Açıkçası hayal ettiğim gibi bir üniversite eğitimi geçirmedim. Sağlık sektörü olmasından dolayı çok ezbere dayalı bir eğitimdi ve dersleri geçmek için çalıştığımız süre dışında farklı bir hobiye vaktimiz kalmıyordu. Eğitimin en zor kısmı da laboratuvar ve staj kısmı tabi ki. Fakat yeniden okusam muhtemelen çok daha eğlenerek öğrenirdim. Bizim zamanımızda tercih ettiğimiz bölümden mezun olunduğunda gerçekten ne iş yapacağınızı size anlatacak insanlar, örnekler yoktu. Araştırıp bulma imkanı kliniklerin kapısını çalmadığınız ya da tanıdık bir diş hekimi olmadığı sürece neredeyse imkansızdı. Bu yüzden meslek adına çok bilgim olmadığı için bilinçsizce okudum ve bu yüzden daha da zorlandım ve keyif almadım diyebilirim.
Diş hekimliği eğitimi için Kore’yi tercih etmenin avantajları ve dezavantajları neler?
Tek dezavantajı diplomamız geçerli olmadığı için mezun olduktan sonra diş hekimi olarak çalışamayacak olmak.
Avantajları da o kadar çok ki hangisinden bahsetsem bilmiyorum.
Öncelikle diş hekimliği sektöründe önder ülkelerden biri Güney Kore. Hem akademik anlamında hem de Arge anlamında. Dünyaca ünlü bir çok implant, cihaz ve diş hekimliğinde kullanılan malzemeler Güney Kore’de üretiliyor.
Dolayısıyla öğrenci olarak da hekim olarak da akademisyen olarak da buradan kendinize katacağınız şey çok fazla.
Güney Kore’deki klinik uygulamalar ve teknolojiler hakkında ne düşünüyorsun? Türkiye ile karşılaştırabilir misin?
Korece bir Youtube kanalında da bu soruyu almıştım ve şöyle cevap verdim ki. Klinik uygulamaları yapabilme ya da teknolojiyi uygulayabilme konusunda Türkiye gerçekten çok ileride bir ülke. Sorun şu an ki ekonomik durum sebebiyle üniversite, devlet ya da özel kliniklerin bu malzeme ve cihazların alınamıyor olması. Diş Hekimliği hâlâ Türkiye de bir lüks olarak görüldüğü için ileri teknolojiyle yaptığınız bir tedavi ya da Avrupa’da , Amerika’da, Asya’da altın standart olarak kabul edilmiş bir malzemeyle yaptığınız tedaviden hakkı olan ücreti hastalardan isteyemiyorsunuz.
Türkiye’nin ekonomisi bu kadar bozulmadan önce de bu böyleydi. Ülkemizde maalesef Ağız ve Diş sağlığının önemi yeteri kadar anlaşılmış değil. Dolayısıyla hekimler çoğu zaman gerekli tedaviyi değil hastaların istediği ya da ödeyebildiği tedaviyi yapmak zorunda kalıyor. Bu da bizim sektörümüzün her anlamda ilerlemesini engelliyor.
Güney Kore’de ise sağlığın hangi alanı olursa olsun insanlar daha bilinçliler. Ve dolayısıyla olması gereken tedaviye ülke şartları daha iyi olduğu için göreceli daha uygun fiyata ulaşabiliyorlar. Bu da onların yeniliğe açık olmasını ve hem devletin hem bireysel olarak hekimlerin sektöre daha fazla yatırım yapmasını sağlıyor.
Güney Kore’ye ilk gittiğinde kültürel farklar seni nasıl etkiledi? Uyum sağlamakta zorlandığın alanlar oldu mu?
Kore’ye 2016 da 13 günlük bir gezi için ilk defa gelmiştim. Sonrasında 2018’de bir implant firmasının kongresinde spontane çeviri yapmak için gelmiştim. Üçüncüsünde de taşınmış oldum ama açıkçası çok zorlandığım bir durum olmadı. Korece’yi zaten 10 sene önceden beri öğrendiğim için anadilim gibi konuşabiliyorum. Kore Kültür merkezinde 2 sene kadar Kore yemekleri kursuna katıldıktan sonra da beslenmemin içinde Kore yemekleri hep olduğu için ve damak tadıma uygun olduğu için hiç sıkıntı yaşamadım. Burada yemek kültürü çok önemli ve bu konunda sıkıntı yaşamadığınızda insanlarla yakınlaşmanız daha kolay olabiliyor. Ben bu iki faktör sayesinde çok rahat ettim. Ama tabi ki çalışırken iş ortamı kültürünü hâlâ öğrenmeye çalışıyorum. Kendimi Koreliler gibi ifade etmek hâlâ kolay değil .
Güney Kore’de eğitim almak Türk bir öğrenci olarak sana neler kattı?
Öncelikle Yonsei Üniversitesi’nde yabancı öğrenci çok fazla olduğu için başka kültürleri, başka bakış açılarını görmemi ve dünyaya daha farklı bakmamı sağladı. Daha sonra kendi potansiyelimin farkına varmamı sağladı diyebilirim. Kore’nin üniversite ortamında olmak size kendinizi geliştirmeniz için çok fazla seçenek sunuyor. Ve eğer cesaret edip bunları denemeye çalışırsanız o aşamada aslında kendinizi tanımanız için çok iyi bir fırsat oluşmuş oluyor. Ben 30 yaşımdan sonra Betül’le tekrar tanıştım. Hâlâ biraz mesafeliyiz ama zamanla yakınlaşacağız diye düşünüyorum 🙂
Korece dil öğrenme sürecin nasıl geçti? Eğitim sırasında dil engeli yaşadın mı?
Korece’ye 2014 Eylül yılında tamamen hobi olarak başladım. Ve bu zamana kadar hiç kursa gitmedim ya da özel ders almadım. Şöyle söyleyebilirim ki ben çok emek ettim öğrenmek için yaklaşık ilk 2-3 yıl her gün 1 saat de olsa da çalıştım ve 10 yıldır Korece’ye yazma, dinleme, konuşma olarak hep maruz kaldım. Düşününce benim öğrenmeye başladığım zaman bu kaynaklar yoktu ve ona rağmen çok iyi öğrendim. Ama kesinlikle emek verdiğim için bu şekilde olduğunu düşünüyorum.
Kore’deki sosyal yaşam, arkadaşlık ilişkileri ve toplum dinamikleri hakkında düşüncelerin neler?
Kore gelişime ve yeniliğe çok açık ve bir o kadar da kapalı bir ülke. Peki bu ne demek; Yurtdışından kendilerini geliştireceklerini düşündükleri şeyleri(sanat, teknolojik, sosyolojik anlamda her şey olabilir) almaya çok açıklar ama bir o kadar da kendi kültürlerinin özünü değiştirebilecek şeylere cesaret edemiyorlar ya da iyi bakmıyorlar.
İnsan ilişkileri bizim öğrendiğimiz ve alışageldiğimiz dinamiklerden farklı. Ama bu biraz sizinle de alakalı bir durum bence. Yani mesela Koreliler kendi aralarında ne kadar o dinamiği sürdürse de yabancılar çaba sarf ettiğinde de kendilerini açıp size daha uygun bir ilişki formuna yaklaşabiliyorlar. Ama benim hissettiğim kadarıyla ilk adımı sizin atmanız gerekiyor.
İş ortamı ise çok daha zor ve karmaşık. Bunun üzerine konuşursam sanırım sayfalar tutar ama 2 kelime ile özetleyecek olursak: yarış ve mesafe.
Eğitimde iş yerinde hatta bazen sosyal ortamlarda bir yarış halindeler ve bu durum onlarda çok öğrenilmiş bir durum. Gerçekten bazen hak da veriyorum; o kadar çok vasıflı, başarılı, güzel, çalışkan, yakışıklı, yetenekli insanlar var ki kendinizi kıyaslama içinde bulmaktan başka bir şansınız kalmıyor.
Mesafe ise aslında benim hoşuma giden bir şey. İş yerinde gereksiz samimiyet kurmamayı öğreniyorsunuz. Bu da size kendinizi duygusal anlamda koruyabilmek için çok faydalı olabiliyor. Ama buna alışmak zaman istiyor tabi ki. İyi gözlem yapmak faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Diş hekimliği eğitimini tamamladıktan sonra kariyer planların neler? Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musun yoksa Güney Kore’de kalmayı mı planlıyorsun?
Doktora eğitimim bittikten sonra öncelikli kendi sektörümde bir şirkette araştırma görevlisi olarak çalışmayı düşünüyorum. Diploma denkliği ile ilgili araştırmalarım ve çalışmalarım devam ediyor şu anda. Sonrasında da o konuyu halledip Kore’de diş hekimliği yapmak istiyorum. Yani bütün planlarım Kore’de bir gelecek kurmak üzerine diyebilirim.
Güney Kore’de diş hekimliği eğitimi almak isteyen Türk öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunursun?
Sosyal medyadan bu konuyu danışan arkadaşlara da söylediklerimi özetleyeceğim.
Şu anda lisans eğitimi alan arkadaşlar mutlaka 5 senelik eğitimlerinin hakkını versinler, öğrenci kongreleri, projeleri kaçırmasınlar. Yakın oldukları hocalar varsa kesinlikle takip etsinler eğitimlerine katılsınlar ve öğrencilikten itibaren network kurmaya çalışsınlar. Diş hekimliğinden mezun olup farklı yollar çizen insanlarla konuşsunlar. İnsan kendi yolunu çizerken mutlaka başka insanların da tecrübelerini mutlaka dinlemeli diye düşünüyorum. Bu söylediklerimi sadece Kore’ye gelmek isteyenlere değil tüm diş hekimliği öğrencilerine söylüyorum.
Bir diğer önerim kesinlikle İngilizceyi çok iyi öğrensinler. Mesleğimizi ömür boyu yapacağız evet ama yaptığımız meslekten ziyade bu mesleği kimin yaptığının önemli olduğunu düşünüyorum. Hayat sadece meslekten ibaret olmadığı için sosyal anlamda da kendimizi geliştirebilmek, kendimizi daha iyi versiyonlarını inşa etmenin mesleki anlamda da otomatik getirileri olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden kendilerini tanımak için kendi içlerinde bir yolculuğa çıksınlar bakalım. Ahmet, Ceren, Gizem, Emre… kimmiş.
Sonra eğer hâlâ Kore’ye gelmeyi düşünüyorlarsa burada yüksek lisans ve doktora eğitimi sırasında hasta bakılmadığını bilsinler. Diploma geçerli olmadığı için değil bunlar bir akademik eğitim olduğu için. Türkiye de yanlış uygulandığı için doktora eğitiminde hasta bakılıyor. Uzmanlık eğitiminde hasta bakılır doktora da değil.
Ve en önemlisi klinik bölümlerde doktora yapmak istiyorlarsa Korece’yi en az Topik 5 seviyesinde öğrensinler.
Ve planlarına mutlaka bir B planı katmayı da unutmasınlar. Hayatın bize neler getireceği hiç bir zaman belli olmuyor.
Kuzey Kore, Pazar günü yaptığı açıklamada, Güney Kore sınırındaki topçu birliklerine ateş etmeye tam olarak hazır olmaları talimatı verdiğini duyurdu. Bu açıklama, Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang üzerinde insansız hava araçlarının uçurulması iddiaları üzerine “korkunç bir felaket” tehdidinde bulunmasının ardından geldi.
Kuzey Kore, Güney Kore’nin bu ay içinde üç kez Pyongyang üzerine insansız hava araçları gönderdiğini öne sürdü. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un kız kardeşi Kim Yo-jong, devlet medyasında yer alan açıklamasında, Kuzey’in Pyongyang’a karşı anti-Kuzey Kore materyalleri taşıyan insansız hava araçlarının yeniden uçurulması durumunda “güçlü bir misilleme” yapmaya hazır olduğunu söyledi ve saldırı zamanının her an gelebileceği konusunda uyardı.
Güney Kore Savunma Bakanlığı ise Kuzey’in halkına zarar vermeye yönelik herhangi bir girişiminin Kim rejiminin sonunu getireceği şeklinde yanıt verdi.
Geçtiğimiz Cuma günü, Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı, 3 Ekim’de ve bu hafta Çarşamba ile Perşembe günleri boyunca Pyongyang’ın gece gökyüzünde Güney Kore’ye ait insansız hava araçlarının tespit edildiğini iddia etti ve bu tür uçuşların tekrar gerçekleşmesi durumunda güç kullanarak karşılık vereceklerini belirtti.
Güney Kore Savunma Bakanı Kim Yong-hyun ise başlangıçta askeri birliklerin sınır ötesine insansız hava aracı göndermediğini ifade etti, ancak daha sonra Genelkurmay Başkanlığı, Kuzey Kore’nin iddialarının doğrulanıp doğrulanamayacağını teyit edemediklerini söyledi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.